Aşk hayatında zorlananlar için kurulmuş bir şirket hayal edin.
Bu şirket, aşk hayatında tökezleyen müşterileri için özenle hazırlanmış planlarla onlara yardımcı oluyor.
Seo Byung-Hoon (Lee Jong-Hyuk) çöpçatan şirketinin başkanı,oscar alacak bir oyuncu.En yakın arkadaşını bir kazada kaybettikten sonra kendi suçu olduğunu düşünerek büyük acılar çekiyor.Bu yüzden arkadaşının tiyatro topluluğunu dağıtmayıp, çöpçatan şirketi kuruyor.
Tek kelimeyle enfes bir bölümdü. Heyecanla dudaklardan dökülecek sözcükleri bekledim. Birini sevdiğini itiraf etmek… Bunu dile getirmek için onu kaybetme korkusu mu yaşanması gerekiyor? İki bölümdür devam eden yan hikayede ise tam tersi bir durum vardı. O da güzeldi. Gözleri dolu dolu izledim. Seo Byung ve Gong taşının (adını bu haliyle daha çok seviyorum) birbirilerine adım atmalarını için hep bir itici güç vardı. Aynı itici güç biribilerinden uzaklaşmalarına da neden oluyor o ayrı mesele…:( Seo Byung’un deftere yazdığını numara tuşlanırken Gong taşının vereceği tepkiden emindim. Yüzündeki mutluluk ifadesinden de …Gong taşı, Seo Byung u atölyeye..hala derin hisler beslediği kadının yanına arabayla bırakıp sonrasında anlamlandıramadığı sebepsiz acıyı dindirmek için göğsüne vururken ona çoktan tutulmuştu. İlerleyen bölümlerde önce bunu sorguladı sonra bunun yanlış olduğunu düşünüp kendince bahanelere sığındı ama aşk kaçınılmazdır. İnkar ve kaçışlar onu ortadan kaldırmaz. Kaldırmadı da. Bu bölümde hislerinin tek taraflı olmadığını anlamasıyla durum artık farklı bir boyutta.Şükürler olsun 🙂 Geriye artık bunu ondan duyma aşaması kaldı.İşte bu zor gibi. Gong taşım bu bir sonraki bölümde dökülüyor.. Seo Byung, Gong taşına hediye ettiği kolyeyi almak için denize düşüp, tam boğulmak üzereydi… kalbinde yeri olan kadına ait kolyenin denizin dibini boylamasını izlerken Gong taşının kolyesini hayatı pahasına koruması Seo Byung’un aslında kalbinin gerçek ve tek sahibinin kim olduğunu göstermişti. Geçmişinden silip atamadığı en yakın arkadaşının aşkının artık kalbinde olmadığını bir farkına varabilse…13. bölümün çevirisi çabuk gelir umarım. Ben meraktan ölmeden …Çevirmenlere sevgi ve selamlarımla…YESIL8
Tek kelimeyle enfes bir bölümdü. Heyecanla dudaklardan dökülecek sözcükleri bekledim. Birini sevdiğini itiraf etmek… Bunu dile getirmek için onu kaybetme korkusu mu yaşanması gerekiyor? İki bölümdür devam eden yan hikayede ise tam tersi bir durum vardı. O da güzeldi. Gözleri dolu dolu izledim.
Seo Byung ve Gong taşının (adını bu haliyle daha çok seviyorum) birbirilerine adım atmalarını için hep bir itici güç vardı. Aynı itici güç biribilerinden uzaklaşmalarına da neden oluyor o ayrı mesele…:(
Seo Byung’un deftere yazdığını numara tuşlanırken Gong taşının vereceği tepkiden emindim. Yüzündeki mutluluk ifadesinden de …Gong taşı, Seo Byung u atölyeye..hala derin hisler beslediği kadının yanına arabayla bırakıp sonrasında anlamlandıramadığı sebepsiz acıyı dindirmek için göğsüne vururken ona çoktan tutulmuştu. İlerleyen bölümlerde önce bunu sorguladı sonra bunun yanlış olduğunu düşünüp kendince bahanelere sığındı ama aşk kaçınılmazdır. İnkar ve kaçışlar onu ortadan kaldırmaz. Kaldırmadı da. Bu bölümde hislerinin tek taraflı olmadığını anlamasıyla durum artık farklı bir boyutta.Şükürler olsun 🙂 Geriye artık bunu ondan duyma aşaması kaldı.İşte bu zor gibi. Gong taşım bu bir sonraki bölümde dökülüyor.. Seo Byung, Gong taşına hediye ettiği kolyeyi almak için denize düşüp, tam boğulmak üzereydi… kalbinde yeri olan kadına ait kolyenin denizin dibini boylamasını izlerken Gong taşının kolyesini hayatı pahasına koruması Seo Byung’un aslında kalbinin gerçek ve tek sahibinin kim olduğunu göstermişti. Geçmişinden silip atamadığı en yakın arkadaşının aşkının artık kalbinde olmadığını bir farkına varabilse…13. bölümün çevirisi çabuk gelir umarım. Ben meraktan ölmeden …Çevirmenlere sevgi ve selamlarımla…YESIL8